HÜSEYİN ZİREK RESİM SERGİSİ

Satış Kapalı
İstanbul, Maltepe | 8.11.2025 - 15.12.2025
HÜSEYİN ZİREK RESİM SERGİSİ
Hüseyin Zirek
1968 Erzincan –Çayırlı/ Bozağa köyü doğumlu.
İlkokulu köyde, ortaokul ve liseyi ilçede okudu.
1993 Gazi ünv.Tıp fak. mezunudur.
İlkokul’dan itibaren resimle ilgisini sürdürmüştür.
1988 de Gazi ünv.tıp fak. de İran-Irak savaşına
hayır fotoğraf sergisine t.ü.y.b. çalışmalarıyla
katıldı.
Ankara’daki eğitim sürecinde, Hacettepe güzel
sanatlar ve Gazi ünv. resim bölümündeki öğrenci
ve hocalarıyla birlikte çalıştı ve aynı atölyeyi kullandı.
Mezuniyet sonrası Erzincan/Tercan ilçesinde taş yontuculuğu ve heykel üzerine hacim
çalışmaları yaptı.
2004 yılında Atatürk ünv. Güzel sanatlar galerisinde kişisel sergi ...
2008 -20014 yılları arasında çeşitli karma sergilerine katıldı. Bu süreçde Avrupa’ daki
çeşitli galeri ve müzelerde araştırmalarda bulundu
2013 yılından beri İstanbul’da ikamet edip Maltepe ilçesindeki atölyesinde çalışmalarına
devam etmektedir.
Senkronizasyon
Görsel unsurların birbirine zaman ve mekan içinde cevap vermesidir.
Işık ve gölgenin dengesi,çizgi ve boşluğun birbiriyle etkileşmesi renklerin titreşimsel
uyumu hep bir tür görsel senkronizasyondur. Yani insan ve gerçek arasındaki uyumu
keşfetmek, izleyicide bir bütünlük duygusu yaratarak eserin anlatım gücünü arttırmaktır.
Mevcut çalışmalardaki senkronizasyon hem üretenin iç dünyasıyla hemde izleyicinin
gözündeki gerçeklikle kurduğu uyumu gözler önüne serilmesini arzu eder.
Kant resim sanatının mekânsal, müziğin zamansal olduğundan bahsederken mekanı
geometri, zamanı analitik bilimi ile ilişkilendirir. Einstein’in fiziğinde ise zaman ve mekan
birlikte alınır yani bize eş zamanlılık kavramından bahseder.
Cezanne nesneleri hareketsizliğe mahkum etmeyi istemez ve nesnenin zamana uyum
sağlamasını ister. Güneşin değişimine bağlı olarak rengi ve ışığı zamansal süreklilik
içinde sentezlerken biçim oluşturmada mekânsal fragmantasyonlar uygular. Cezanne
‘ın perspektif algısının Rönesans ‘ın düzlemsel perspektifinden farklı olduğunu söylemek
mümkündür. Bu fragmantasyonlar sayesinde izleyici, nesneleri birçok açıyla ve
eşzamanlı olarak görürken ışığın hareketine bağlı değişenatmosferdeki gölgeler ve
titreşimler bir gerilim yaratır.
Turgut Uyar’ın deyişiyle ‘’ancak durursa anlaşılır saatin kaç olduğu’’….
Kübistler , Cezanne’nin sanatından etkilenerek onu bir adım ileri taşırlar. Kübizim sadece
geometrik şekilleri değil hacim ve boşlukların düzlemleştirilmesi , biçimlerin kesişmesi ,
transparanlık , bakışın eş zamanlılığı ve fragmantasyon gibi faktörlerin bileşimine bağlıdır.
Kübizmde zaman ve mekanın dinamik bir ilişki içinde senkronize olduğu gözlenir.
Nicolay Fachin’nin çalışmalarında ışık ve gölgenin mükemmel dengesi izleyici ve
sanat eseri arasında adeta bir senkronizasyon yaratır. Bu sayede izleyici hem sanatçının
duygularını hem de o dönemin atmosferini derinlemesine hissedebilir.
Bugün çağımız toplumunun kurtarıcısı olarak endüstri göründüğü gibi, onu ümitsiz
yarınlara sürükleyen gene endüstri olmaktadır. Endüstri insanı kendi isteklerine göre
şekillendirmiş onu bir otomat olarak kabul etmiştir. Yabancılaşma, anomi, yalnızlık,
toplumsal parçalanma ve tecrit ile birlikte kaygı çağı diye adlandırılabilir.
Bu otomatik düzenin ürünü de kişilikten yoksun bir biçimdedir. Büyük bir üretim süreci,
bütün değerleri değiştirmekte ve değerli şeyleri ucuzlatmaktadır. Bu yüzden kişiliği olan
orijinal esere ve el işine özlem, endüstrisi zengin olan ülkelerde ortak bir eğilimdir. Bu
açıdan bakıldığında modernizm ya da modernist sanat yerel kültür özelliklerini deforme
etmiş ve hatta yok etmiştir diyebiliriz.
Çalışmalarımla klasik ve geleneksel eklektik öğeleride içerecek, günümüz çağdaş
sanat ve avangard yaklaşımlarıda yadsımayan, izleyici ile senkronize eylemlilik halini
oluşturmak istemişimdir.